30 Ekim 2011 Pazar

karanlığa mektuplar vol 2.

hatırladım aniden. sislerin ve pusların arasından. yanaştın bana. dost sandım seni. okyanusun ortasında karşıma çıktın sen. kandın onlara. kandırdın, aldın götürdün beni de. asıl meselenin farkına varamadan. bıraktın. bıçakladın defalarca. ölmedim. direndim. ayakta kaldım. sen bıraktın onlar vurdu. yanımda gözüküp sırtlana yol gösterenler. onlar vurdu. sallandım. uzanamadım. tek tarafım çöktü. tek ayakla kalakaldım. uzak kaldım. dinlendim sandım. kustum sonra. tüm nefretimi. olanca sadeliğiyle. yalın nefret. küfür. ne kadar güzel. fırsatçıların, sahtekarların, ikiyüzlü kara sıfatlıların hakettiği şekilde. küfür. onların adı değil soyadı. körlerin görebileceği kadar mavi şimdi. talihsizim biliyorum. prangaları kırdım attım. pusularda hesaplaştım onlarla. çarpıştım. affettim. uzanamadığı ciğere pis diyen köpekleri ezmeden, sıfatsız basitleri adam sandım. insanın en zayıf tarafı. vicdan. maskeli balolara saydam maskeyle geldim. buyum ben. gel vur hadi! burdayım. bırak arkamdan konuşmayı. yüzüme söyle yalanlarını hadi! çok bonkörüm bugün merak etme. karşılığını alırsın. mertlik parayla olsa ne kadar mert olabilirdin merak ediyorum gerçekten. boş adamların boş laflarına boş hayallerine özenen saman yığınlarında kayboldun. paraya özenen bacaklar değilsin ama penis arayan bacak arası oldun. asıl meselenin kıskançlık olduğu kanaatine kapılma sakın. yatınca uykun gelir. olsun. bir gün cimriliği ve ölümü anlayabilirsin. iyi geceler.

13.10.2011 02:01

28 Ekim 2011 Cuma

eski sevgili.

unutmak için, içmek için oturduğun masadaki efes pilsen blues festival reklamıdır eski sevgili. denizi seyredip içerken önünden geçen baloncu amca, midyecidir eski sevgili. son sigaradır. bi sonraki biradır eski sevgili. bi anda masana gelen kazı kazancıdır. önünden geçen küçük çocuklardır, artık küçük çocuk sevememektir eski sevgili. yanından geçen kızın parmağındaki gümüş yüzük, "koş anneye" diye çocuğuna seslenen annedir. damla sakızı-şeftali nargiledir o. artık çiğ köfte yiyememektir o. boğazındaki yumruğa alışmaktır. çi börek gördüğünde hüngür hüngür ağlamaktır. izmir'in her yerinden görünen hilton'dur. güzelyalı'da hilton gözükmeyen mekan, masa aramaktır. golden'lara artık dokunamamak sevememektir. iş çıkışlarına gidip ondan habersiz onu seyretmektir. aç gezmektir. o çok sevdiğin kumru'yu boyoz'u balığı artık yiyememektir, yutamamaktır. renkli şekerlerdir o, bardak mısırın sarımsaklı kokusudur. kitapçılara girememek, hediye ettiği cüzdana dokunanamaktır. öğle yemeğinde çıkan fırında makarnayı yemek yerine bakakalmaktır iş yerinde. gül satmaya gelen küçük bi çocuk, sakız satan bir dilencidir. erkin koray'dır, gönül salıncağı'dır. bulgur pilavından nefret etmektir. 3 kilo muzdur o. foça'ya gitmemek, eskişehir'in adını ağzına almamaktır. istanbul'dan soğumak yaz ortasında. kar gördüğünde yanmaktır. izmir'de üşümek, çok üşümek. karlar içindeki kara prensese..

15.07.2011 00:53

karanlığa mektuplar.

sen neden geldin? kış neden geldi? söz uçmaz, söz acıtır. yavaş atın çiftesi gibidir söz. pek olur. bir toplu iğnenin bedelidir söz. göklere yalvaran bir çift el. ne umuyor göklerden? bugüne kadar ne buldu ki ne umsun! ağaçların altındaki kırık binalar. huysuz insanların kıymet bilmeyen çocukları, ama aslında çocuklukları kırdı geçirdi binaları. bitmek tükenmek bilmeyen hırsları. daha bu dünyaya niye geldiğini kavrayamadan göçüp gitti çoğu. ama eminim ki kavrasalardı eğer yaşamın amacını, hemen oracıkta ölmek isterdi çoğu. bulutların arkasından yüzünü gösteren güneşe söverlerdi. peki ya sen? sen neden hala burdasın? kaldın yapayalnız. hayallerin ve kişiliğin de enkaz altında. hesap mı sorabileceğini sanıyorsun ev sahibinden. bir kere ben bulabilseydim onu kendi ellerimle boğardım bu dünyayı yarattığı için. sonra da gözümü kırpmadan dikerdim bu dünyanın bütün söküklerini. düşmesin çocuklar diye. yırtık bedenlerinden dökülen her damla yaş okyanusları temizledi çünkü. bembeyaz evler yapardım onlar için simsiyah tepelere. dik yokuşlar çıksınlar ki merdivenin basamaklarını saymayı öğrensinler. neyse kış geldi, kapatmalıyım telefonu. kendine çok iyi bak..

17.10.2011 671

23 Ekim 2011 Pazar

geçmişimi sikeyim.

her şeyin başladığı yerde, her şeyin donduğu zamanda. içleri bomboş insanlar gördüm ben. sebep olduğu şeylere kızan ama kendine kızamayan zavallılar aslında kaptırdıklarını kıskandılar. zehirli dillerini taşıyamadılar. büyük insanları anlamak yerine onları taklit etmeye başladılar. ben de fırsattan istifade geçmişimi sikmeye karar verdim. özenti piçlerin, ahmak zerzevatların ve kokuşmuş kaşarların arasından teneke sesimle çığrınmaya geldim. kimsenin okumayacağını umarak burayı gizli kara defterim olarak kullanmaya karar verdim. sayfaları kırmızı kapağı bok rengi. hadi bakalım.